Federal Almanya'nın başkenti, Berlin'e birisi resmi olmak üzere iki kez gittim.
Berlin seyahatlerimin en ilginç ziyaretlerinden birisini Fedaral Alman Parlamentosu Bundestag'a yaptım.
Berlin dünya siyasi tarihinde çok önemli bir yere sahip. Kentlerin mimari özellikleri kadar, mimariyi belirleyen siyasal dönemlerini ve o dönemlerin kente yansımalarını da incelemek gerekir. Unutmamalı ki; mimari politiktir.
Almanya, görkemli imparatorluk döneminden sonra, dünya siyasetini dönüştüren ve adeta yerle yeksan eden bir döneme kaynaklık teşkil ediyor.
Hitler'in " Kavgam" diye özetlediği, esasen kendisinin Dünya ile kavgasını ifade ettiği dönemin adı faşizm.
Üstün Alman ırkı anlayışına dayalı, kendisini nasyanol sosyalizm olarak tanımlayan, başta Yahudiler olmak üzere, üstün Alman ırkı diye tarif ettiği kişiler dışındaki herkesi düşman gören ve dünyayı "biz ve ötekiler" olarak tanımlayan, yüzbinlerce insanı toplama kamplarında yok eden, fırınlarda yakan, yine milyonlarca insanın yerinden yurdundan uzak kalmasına yol açan karanlık bir dönem.
Almanlar, bu karanlık dönemin izlerini olabildiğince silmeye çalışmış ve bir daha o dönemi hatırlatan hiçbirşeyi hayatlarında görmek istemiyorlar. Nazi dönemi ile kendi özeleştirilerini yapmaya çalışmışlar.
Berlin'de bir Yahudi Müzesi ve Yahudi Soykırım Anıtı'da var.
Berlin, Almanya'nın Hitler döneminde ve Soğuk Savaş Dönemi sonrası başkenti. Başkent Hitler döneminden sonra, Doğu ve Batı Almanya olarak anılan dönemde, Soğuk Savaş Dönemi'nde Berlin duvarı ile ikiye bölünmüş. Kentin Doğu yakasında, Deutsches Demokratiches Republik ( DDR ) egemenliği var iken, Batı yakası ise Batı Berlin olarak anılıyor. 1961 yılından 1989 yılına kadar duvar kenti ikiye ayırıyor. Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg olarak anılan bölge, duvarın Doğu kısmında kalıyor.
Berlin Duvarı'nın "East Side Gallery" olarak adlandırılan bölgesinde bugün sayısız graffiti var. Bunların en ünlüsü, 1979'da,Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 30. yılı kutlamasında Sovyet lideri Leonid Brejnev ile Doğu Alman lider Erich Honecker arasında gerçekleşen öpüşmedir. Bu öpüşmeyi ünlü ressam Dmitri Vrubel resmetmiştir.
Sanıldığının aksine, Batı Berlin'in yani duvarın Batı tarafının arkası Batı Almanya değil. Berlin Doğu Almanya sınırları içerisinde kalan, ikiyi bölünmüş adeta Doğu Almanya içerisinde özerk bir alan. Amerikan kuvvetlerinin kontrolünde olan Batı Berlin ile Doğu'nun bölünmüşlüğü, çok büyük acılara sebep oluyor.
Doğu'dan Batı'ya geçişin izne tabi olması, nehirlerin, sokakların, caddelerin ikiye bölünmesi hayatı 40 yıla yakın bir süre, her iki yakanın insanlarına zehir ediyor. Aynı kentin içerisinde bir başka semte gitmenin pasaport kontrolüne gerekçe olması ne acı.
( Dönemi en iyi anlatan fotoğraflardan birisi, kontrol noktasında dikenli tellerden atlayarak Batı'ya geçen bir asker. )
1936 yılında düzenlenen yaz olimpiyatları, Hitler rejiminin baskısını bir süreliğine makyajlasada, 1933 yılında, Nazi Almanya'sının başkenti olan kent, 1938 yılında Kristal Gece olarak adlandırılan gecenin sonrasında, Aryan ırkı dışındaki herkes için bir ölüm kentine dönüştü.
( Doğu Alman Demokratik Cumhuriyeti tarafından "Kristal Gece" ( Kristallnacht ) anısına basılan pul )
1945 yılında, Sovyet Birliklerinin müdahalesi ile 2 Dünya Savaşı'nı kaybeden Nazi orduları Reichtag'ı ele geçirdiler. Reichtag'ın tepesine dikilen Kızıl Bayrak'lı Rus Askerinin fotoğrafı bir sembole dönüştü.
Reichtag'a gitmeyi seyahatim öncesi planlamıştım. Tarihte bu kadar önemli bir yeri görmek istiyordum.
Bir yabancı için Alman Parlamentosu'nu ziyaret zor olabilirdi. Hayır. Almanlar bu işi oldukça kolaylaştırmışlar.
Sabah saat 08.00'den akşam 22.00'ye kadar ziyaret edilebilen parlemento için online randevu almak mümkün. www.bundestag.de adresinden kimlik bilgilerinizi yazarak randevu alabiliyorsunuz. Kimlik kontrolü mutlaka yapılıyor. Ziyaretinizin saatini de önceden belirlemeniz mümkün. Ziyaretçi listesinde adınız bulunuyorsa Bundestag'a girmeniz saniyeler alıyor. Yoksa, turist yoğunluğu fazla olduğu için uzun kuyruklarda bekliyorsunuz. Randevu birkaç dakikalık bir işlem.
Otelimden çıkıp randevu saatim olan 10.30'u 1 dakika evet yanlış okumadınız bir dakika geçmiştim ki, Bundestag'ın girişindeydim. Görevliler geç kaldığımı söylediler. Ben Türk'üm. Bir dakika bizde geç kalma sayılmaz dedim. Güldüler ve yanıma bir refakatçi vererek gezi grubuna beni hemen dahil ettiler.
Rehberimiz André, esprili diliyle, Bundestag'ın tarihini harika bir şekilde bizlerle paylaştı.
Bugün 4 siyasi partinin ve 630 milletvekilinin olduğu Bundestag, 1933 yılında, çok önemli bir yangın geçirdi.
Marius Van der Lubbe isimli bir kişi tarafından çıkarılan yangın, tarih olarak Hitler'in Şansölye ilan edilmesinin hemen arkasından çıktı. Yangını gerekçe gösteren Hitler, Anayasanın kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyen maddeleri askıya alarak, Nasyonal Sosyalist Parti ve Alman Ulusal Halk Partisi dışındaki tüm partilerin siyasi faaliyerlerini durdurdu. Bu yangın, asıl 2. Dünya Savaşı ile başgösterecek asıl büyük yangının öncüsüydü. Hitler'i dünyanın başına bela edecek olan 12 yıl sürecek film daha yeni başlamıştı.
Dönemin gazetelerinde dev bir yangın olarak resmedilen Reichtag yangını, esasen çabuk kontrol altına alınan küçük bir yangın provokatif amaçlı olarak Hitler iktidarınca bu şekilde resmedilmiştir. Bu gazetelerin bir nüshası bugün Reichtag'ın altındaki müzede sergilenmektedir.
1945 yılında, Bundestag'ı ele geçiren Sovyet birliklerindeki askerlerin duvarlara yazdığı yazılar hala duvarlarda duruyor. Almanlar kendi tarihlerine iyi ya kötü olduğuna bakmaksızın oldukça sadık.
Bundestag'ın Genel Kurulu salonu dahil her yerini gezme şansı buldum. Genel Kurul salonunda, TBMM gibi elektronik bir oylama sistemi yok. Oy sayımına bir itiraz olması halinde ki bu nadiren oluyor, Başkan tüm parlamenterleri dışarı çıkararak, Evet / Hayır ve Çekimser olarak belirtilen üç ayrı kapıdan oylarının rengine göre içeri alıyor. Kapıların her birisinde sayaç var. Bu sayaç oyların düzgün sayılmasına yardımcı oluyor.
Koltuklar oldukça mütevazi. Hristiyan Demokrat Parti'nin ( CDU ) 630 kişilik parlamentoda 310 sandalyesi var. Alman Sosyal Demokratları ( SPD ) ise 193 sandalyeye sahip. Temsil barajı ise %5. Oldukça makul bir baraj. Ülkemizde temsil barajı %10 ki, bu oran oldukça yüksek.
Bundestag'ın eklentileri arasından, Spree nehrinin bir kolu geçiyor. Geçmişte bu kol Doğu Almanya sınırıymış. Yani parlamentoda kent gibi neredeyse ikiye bölünmüş.
Bundestag'ın içerisinde büyük bir Noel ağacına denk geliyorum. Noel ağacında, Almanya'nın her kentinin adı yazılı. Bundestag'ın girişi, koridorları ve genel kurulu oldukça aydınlık. Çok kasvetli ve ciddi bir havası yok. Bu durum oldukça dikkatimi çekiyor. Noel ağacı bu yargımı pekiştiriyor.
Gelelim Bundestag'ın en ilginç bölümüne. Dome adı verilen devasa cam kubbe meclis binasının tepesinde. Asansörle çıktığımız kubbenin etrafını yaya olarak dolaşarak en tepeye ulaşmak mümkün. İngilizce, Almanca ve pek tabi ki Türkçe sesli rehber hizmeti var.
Üstün Alman teknolojisi size "merhaba" diyor. Kubbenin hangi bölgesinde durur ve kente bakarsanız sesli rehber o bölümü otomatik olarak anlatmaya başlıyor. Enfes. Bir turist daha başka ne ister ki?
Kubbenin tepesi açık. Yağmur suları içeri doluyor. Toplanan su buharlaşarak enerjiye dönüştürülüyor. Suyun toplandığı huni şeklindeki haznenin çevresi yatay camlarla kaplı. Bu dizaynla güneş enerjisinden en iyi şekilde yararlanmak ve Genel Kurul salonunun en iyi şekilde aydınlanmasını sağlamak amaçlanmış.
1933'deki yangın ve 1945'de yaşanan bombalama nedeniyle çatı bölümünü kaybeden binanın şeffaf olmasının ve genel kurul salonunun bu kubbeden görünmesinin nedeni halk egemenliğinin üstün olduğunu sembolize etmesi ve şeffaflığı vurgulamasıdır.
Çevre dostu kubbe aynı zamanda, birleşen Almanya'yı temsil eder.
360 derece Berlin'i görme imkanına sahip olabileceğiniz Berlin'deki iki yerden birisi bu kubbedir. Diğeri ise Alexanderplatz'daki ünlü televizyon kulesidir.
Kubenin bir tarafında Berlin'i izlerken yemek yiyebileceğiniz harika bir restoran bulunur.
Bu restoranın rezervasyonu, parlemento gezisinden farklıdır. Aman ihmal etmeyin. Kafer Dachgarten isimli bu restoran için www.en.feinkost-kaefer.de sayfasından rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Kadehimi güzel Berlin için kaldırıyorum.
JFK'nin dediği gibi, "Ich bin ein Berliner." Ben Berlin'liyim.
Comments