Aylar öncesinden planladım bu seyahatimi. Düsseldorf, Dortmund ve Köln…Almanya’nın kuzey eyaleti Nord Rhein Westfallen’ın bu üç güzel şehrinde festival heyecanı vardı.
19 Şubat’ta Çarşamba günü Düsseldorf’taydım. Hava çok güzeldi şansıma.
Corona pandemisi henüz dünyayı kasıp kavurmamıştı. Yine şanslıydım. Küçük sinyallerini vermeye başlayan pandemi henüz Avrupa kapılarına dayanmamıştı.
Düsseldorf ve Köln karnavalı seçmişti.
Booking’den kiraladım çatı katı daireme yerleştim. Çok keyifli bir daireydi.
Bu senenin festival takvimine göre planlamıştım herşeyi.
Perşembe sabahı kutlamaların ilk günü olan Wiberfastnacht için Düsseldorf Rathaus’un önüne gittim.
İnanılmaz bir kalabalık sabahın erken saatlerinde toplanmaya başlamıştı.
Kostümler saatler ilerledikçe renklendi. Dünyanın her yerinden gelen insanlar meydandaydı. Dünyanın kendisi ise harika bir kostümün tepesinde.
Polis şapkamı meydana giderken aldım. Kostümlerin yaratıcılığı festival hazırlıklarının aylar öncesinden başladığını gösteriyordu. Amerikalı kızların ilgisine kayıtsız kalmazdım. Ne de olsa polistim.
Sabahın ilk saatlerinden günün sonuna kadar içtiğim biraların sayısını hatırlamıyordum. Bir bira vardı bir de bira kostümü giymişler.
Belediye binasının önüne kurulan sahne gitgide ısınıyordu.
Bira, currywürst, tabii ki festivalin vazgeçilmezi.
Festival takvimi bir yıl önceden belirleniyor. Burada dikkate alınan kilise takvimi. Festivalin son gününden itibaren 40 günü boyunca dindar Hirstiyanlar Paskalya’ya ( Easter ) kadar perhize giriyorlar. 40 günlük perhizin sonrasında ise Easter kutlanıyor. Hani şu yumurtaların sevimli bir şekilde boyandığı, sofraları onlarca kek ve pastanın süslediği Easter.
Karna-vale ( Karnaval ) kelime kökü olarak “Ete Veda” anlamına geliyor. Zamanla kelime dönüşüyor “veda ( perhiz ) sonrası yapılan kutlama” anlamına bürünüyor.
Düsseldorf’tan sonra Dortmund’a uğradıktan sonra, festivalin asıl en hareketli olarak kutlandığı Köln’e geldim. Bu üç şehrin arası birer saat. Almanya’nın hızlı ve dakik trenleri ile ulaşım o kadar kolay ki.
Karnavalın en şaşalı günü, ROSENMONTAG-yani GÜL PAZARTESİ. Yüzlerce yıllık tarihi olan Rosenmontag’ın olduğu gün bütün ana caddeler, tüm işyerleri kapalı.
Festivale özel bira KÖLSCH herkesin elinde.
KÖLLE ALAFF ise herkesin dilinde.
Kortejdeki binlerce insan; kostümleri ve dev maketleri ile hazır.
Putin, Trump, özellikle sağ siyasetçiler ve egemenler hicvediliyor.
Trump yine gözdelerin başında.
Korteji kentin merkezi her yerinde, güzergah üzerinde yakalamak mümkün. Otelim tam merkezde ve festival güzergahında. Bu bütün yürüyüşe ve eğlenceye dahil olma imkanı veriyor bana.
Kortejin güzergahına haritadan ve telefondan ulaşmak mümkün. Almanlar hiçbir şeyi şansa bırakmıyorlar.
Keyifle kostümleri ile dev maketleri ile geçen grupları izlerken, gruplar halka binlerce çikolata, şeker ve küçük hediyeler dağıtıyorlar.
Özellikle çocukların yüzündeki gülümsemeyi ve çikolata kapmaya çalışırken ki heyecanlarını görmek güzeldi.
Çikolata istemenin bir usulü var. Küçük bir tüyo “KAMELEE” diye bağırırsanız size mutlaka çikolata atıyorlar.
Ara ara herkes KÖLLE ALAFF diye haykıyor. Kortejden KÖLLE sesi yükseldiğinde her beraber ALAFF diye bağırıyoruz.
Kaç defa ALAFF diye bağırdığımı hatırlamıyorum.
“KÖLLE ALAFF” “Köln Hayatta.” demek. Bir kutlama ritüeli.
Festivalin tarihi ile ilgili bir takım rivayetler var.
Rivayetlerden birisi; Prusya Kralı 2. Frederic’in halkın memnuniyetsizliğine karşı, Kölner Dom’u inşa ettirmesine karşın halkın memnuniyetsizliği sürmektedir. Halk ordudan da memnun değildir. Böyle bir festivale ön ayak olarak bu memnuniyetsizliğini komik kostümler giyerek gösterir.
1600’lü yıllardan bu yana Almanya’nın en gözde festivali ( FASCHING ) ROSENMONTAG seneye 15 Şubat’ta.
"Kölle Alaff" diye haykırmak isteyenler programına dahil edebilir.
Daha önce OKTOBERFEST gibi, Bavyera’nın bilinen ve dünyaca merak edilen festivaline katılmış birisi olarak söyleyebilirim ki; ROSENMONTAG’ın heyecanı farklı. Farklı şehirlerde, bütün bir haftaya yayılması nedeniyle çok keyifli.
ROSENMONTAG’dayım, KÖLSCH’den KOMADAYIM.
Comments